TF35000, Türkiye’yi ilk üçe sokar
"Türkler beşinci nesil savaş uçağı motoru üretemez, yapamaz" deniyordu.
Evet, Türk savunma sanayisi son dönemde büyük gelişme kaydetse de yerli motor üretmede kat edeceği daha çok mesafe var.
Tank, SİHA/ İHA, savaş uçakları, gemiler vs. üretsek de Türk savunma sanayinin 50-60 yıllık bir geçmişi var.
Savaş makinelerinin motorunu üretmek için sadece para yetmez. Mühendislik anlamında geçmişten gelen büyük bilgi birikimine ve deneyimine ihtiyaç duyulur.
Teknolojinin birçok alanında gelişme göstermeniz ve özellikle deneyimli mühendislerinizi yurtdışına kaptırmamanız vs. gerekiyor.
Türkiye bu kritik eşiği beşinci nesil savaş uçağı KAAN'da kullanılacak yerli motor TF35000'i üretmeyi başarırsa geçecek gibi gözüküyor.
TUSAŞ Motor Sanayii Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Akşit, TF35000 için sevindirici bilgiler verdi:
"Bizim geliştirdiğimiz motor, artyakıcı çalıştırmadan süpersonik hızlara çıkabilecek yetenekte bir teknoloji...
Yani teknolojinin uç noktasıyla uğraşıyoruz. Bu ölçüde bir yeteneği geliştiren ülke dünyada 3, hadi belki 4'tür" dedi.
Kendi sınıfında dünyanın en iyi üç motorundan birini yapmak devrim niteliğinde bir gelişme.
Motorla ilgili henüz resmi performans rakamları açıklanmadı ama Donanım Haber'deki habere göre;
TF35000'in geliştirme süreci henüz tamamlanmamış olsa da, hedeflenen teknik veriler onu operasyonel olan beşinci nesil savaş uçağı motorlarıyla karşılaştırılır hale getiriyor.
TF35000'in öngörülen performans değerleri şu şekilde:
"Kuru itki: 22.680 kgf (50.000 lbf). Art yakıcıyla itki: 31.750 kgf (70.000 lbf) İki motorla donatılması planlanan KAAN platformunun azami kalkış ağırlığı 27.216 kg seviyesinde.
Bu durumda, motorlar hedeflenen değerlere ulaşırsa teorik itki/ağırlık oranı 2,3'ün üzerine çıkabilir.
Bu oran, bir savaş uçağı için son derece yüksek."
2030'LU YILLARDA...
Türk Hava Kuvvetleri'nin 2030'lu yıllardan itibaren F-16 filosunun yerini alması planlanan, çift motorlu KAAN'ın yerlilik oranının yüzde 80-90 seviyelerinde olacağı tahmin ediliyor.
Bence F-35 projesinden dışlanmak, Türk savunma sanayisi için dönüm noktası oldu.
Kendi gemisini, tankını, uçağını üretme anlamında Türkiye'yi daha kararlı yaptı. Ve az zamanda büyük işler başarıldı.
KAAN projesi başarılı olursa dünyada 'beşinci nesil uçak kulübüne' giren az sayıda ülkeden biri olacağız.
TF35000, Türkiye'nin kaderini değiştirebilir!
***
ANKARA'YA MİLYARDER BÜYÜKELÇİ
ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Thomas Joseph Barrack Jr.'ın en ilginç özelliği Ankara'ya atanan en zengin büyükelçi olması.
ABD'nin en zengin 375. insanı Barrack'ın servetinin 1,1 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
78 yaşında servetinin tadını çıkarmak varken Barrack'ın Ankara'da olması ilginç bir durum.
Ankara, büyükelçi olarak tatil yapılacak bir başkent değil! Diplomasi açısından da yoğun ve stresli bir görev yeri.
Bir iddiaya göre Barrack, İstanbul'da Boğaz kıyısında bir yalı kiralayacak.
Eğer bu iddia doğruysa 78 yaşındaki dolar milyarderi, Ankara'daki yoğun iş temposunda bunaldığında zaman zaman İstanbul'a kaçabilir.
Barrack'ın bir diğer ilginç özelliği ise; Lübnan asıllı olması.
İki büyükbabası da 1900'lerde o zamanlar Osmanlı toprağı olan Lübnan'dan Amerika'ya göç etmiş.
1972'de San Diego Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde hukuk doktorası yaptıktan sonra Barrack ilk olarak, eski ABD Başkanı Richard Nixon'ın kişisel avukatı Herbert W. Kalmbach'ın hukuk firmasında çalıştı.
Firma, onu 1972'de Suudi Arabistan'a gönderdi.
Suudi Kraliyet Ailesi'nin mensuplarıyla squash bile oynayacak kadar yakın olması ve yüksek seviyede bağlantıları Barrack'ı 1982'de eski ABD Başkanı Ronald Reagan yönetiminde ABD İçişleri Bakanlığı'nda müsteşar yardımcısı olmasını sağladı.
Barrack daha sonra emlak sektörüne girdi ve zamanla ABD'nin en zengin insanları listesine girmeyi başardı.
Barrack'ın, 1988'de The Plaza Hotel'in Donald Trump'a satışından sorumlu avukat olması gelecekte onu geleceğin ABD Başkanı'nın yakın olmasını sağladı.
Barrack, 2016'da Trump'ın seçim kampanyasında da yer aldı.
Orta Doğu'daki yakın bağlantıları sayesinde Barrack, Trump ile Arap prensleri arasında sık sık aracılık görevi üstlenmesini sağladı.
Barrack, 30 yıl boyunca küresel bir şirketi başarıyla yönetti.
Hem siyaset hem de iş dünyasındaki birçok liderle yakın ilişkileri oldu ve lobi faaliyetlerinde bulundu.
Barrack'ın Türkiye'ye geldiğinde ilk açıklaması "Amacım Türkiye-ABD ilişkilerini yukarı taşımak" oldu.
Trump da zaten göreve geldiğinden beri Türkiye hakkında hep olumlu konuşuyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sürekli övgüyle bahsediyor.
Trump'ın Türkiye ve bulunduğu bölgeyi yakından bilen, deneyimli bir isim olan Barrack'ı Ankara Büyükelçisi olarak ataması da iki ülke arasındaki ilişkileri üst seviyeye taşımak istemesinin bir göstergesi olabilir.
***
18 MİLYON DOLAR AZ!
Sezen Aksu'nun şarkı haklarını Universal Music Group (UMG) satın almıştı.
Aksu'ya 21 single ve 30 albüm için 18 milyon dolar ödendiği iddia ediliyor.
Bu fiyat, kariyeri boyunca 40 milyonu aşan fiziksel albüm satan ve şu an Spotify'da ayda 6 milyon aktif dinleyiciye sahip olan ve daha birçok platformdan büyük telif ücretleri kazanan Aksu'nun şarkıları için düşük bir miktar.
Aksu'nun klasikleşmiş şarkıları dünya döndükçe dinlenir ve sahibine büyük gelir sağlar. Aksu eserlerinin haklarını satmasaydı oğlu Mithat Can Özer hiç çalışmadan lüks içinde yaşayabilirlerdi. 70 yaşındaki Aksu, herhalde hayat kısa, yaşarken sonuna kadar tadını çıkarmak lazım diye düşündü.
***
Altyazı
"Yaralarımız hızlı iyileşsin diye kendimizi hırpalayıp dururuz. 30 yaşına geldiğimizde de çökmüş oluruz. Ve yeni biriyle her başlangıcımızda, kendimizden sunacağımız daha az şey kalır. Ama kendini bir şey hissetmemek için zorlamak veya hiçbir şey hissetmemek çok büyük kayıp" (Call Me by Your Name)
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."